Hyde Park, Londra'nın ünlü simge yapılarından biridir. Yaklaşık 1,4 kilometrekarelik bir alana sahip olan bu park, bir zamanlar şehir sınırlarının dışında bulunuyordu. Sonra kendini Londra'nın batı eteklerinde buldu ve şimdi Büyük Britanya'nın başkentinin büyüklüğündeki keskin artış nedeniyle, merkezi tarihi kısmına dahil edildi.
Hyde Park aslen dünyaca ünlü Westminster Abbey'e aitti. Kral Henry VIII, Papa ile çatışmaya girdikten sonra, İngiltere'deki Katolik Kilisesi'ne karşı zulüm başladı. Birçok manastırın mülküne el konuldu. Westminster Abbey de aynı kaderi paylaştı; kral bu parkı ondan almış, avlanma sahasına çevirmiş. Orada cahil sınıfların girişi kapatıldı. Sadece üç çeyrek yüzyıl sonra, Kral I. James döneminde halk tekrar Hyde Park'a erişim hakkını aldı. Ve bu hükümdarın torunu Kral II. Charles'ın saltanatı sırasında, park, Londra ve çevresindeki bölge sakinleri için favori bir tatil yerine dönüştü. Bu işlevini bugüne kadar korumuştur; Bu cazibeyi görmek isteyen İngiliz vatandaşlarına ancak şimdi birçok yabancı turist katılıyor. Hyde Park'ın bir kısmı, adını yılan benzeri şeklinden alan uzun ve dar Serpentine Gölü'dür. İçinde yüzmesine izin verilir. Parkın güneybatı kısmına gelen ziyaretçiler, 19. yüzyılın ünlü askeri lideri ve devlet adamı Wellington Dükü'nün müzesinin bulunduğu Espley House'u görüyor. Wellington Kemeri de sergileniyor. Hyde Park'ta, 1815 yazında ünlü Waterloo Savaşı'nda Müttefik kuvvetlerin Napolyon'a karşı kazandığı zafere adanmış bir geçit töreni düzenlendi. Hyde Park ayrıca ilk dünya sergisine de ev sahipliği yaptı. Bu 1851'de oldu. Kraliçe Victoria'nın emriyle Kristal Saray, özellikle sergileri barındırmak için inşa edildi. O zamanlar çelik ve camdan yapılmış devasa bir bina gerçek bir mucize gibi görünüyordu. Yarım kilometreyi aşan sergi salonu 14 bin ziyaretçiyi ağırlayabiliyordu. Sergi işini bitirdiğinde, Crystal Palace söküldü ve Londra dışında yeni bir yere taşındı. Ne yazık ki, 1936'da kazara bir yangınla tahrip olduğu için günümüze gelememiştir. Hyde Park, herkesin hemen hemen her konuda konuşma yapabileceği ünlü Konuşmacı Köşesi'ne ev sahipliği yaptığı için dünya çapında ün kazandı. Ünlü vaizler ve halk figürleri becerilerini mükemmelleştirdikleri yer Konuşmacı Köşesiydi. Kazanılan beceriler daha sonra onlar için çok faydalı oldu ve izleyicilerin dikkatini çekmeye yardımcı oldu. "Hyde Park" terimi, kişinin görüş ve fikirlerinin yayılması için bir yer anlamına gelen bir ev adı haline geldi.
