Vampir efsaneleri çok eski zamanlardan beri var. Yıllıklarda ve kitaplarda ortaya çıktıkları kesin tarih hakkında güvenilir bir veri yoktur, ancak folklorda binlerce yıldır ağızdan ağza aktarılmıştır.
İnsanlığın doğuşu ve yeni bir entelektüel seviyeye ulaşılmasıyla birlikte, vampir efsaneleri halk destanlarından sanatsal görüntülere ve sinematografiye aktarıldı. Modern vampir kavramı, tabutlarda uyuyan kan emici yaratıklar olarak sunuldukları mit ve efsanelerdeki imajlarını büyük ölçüde aşıyor. Artık vampirlere ölümsüzlük, hayvanlara dönüşme ve diğerlerine dönüşme yeteneği gibi birçok süper güç verildi.
Vampirlerin varlığını çevreleyen sırlar, onlara olan ilgiyi daha da artırıyor. Bilgi alanı vampirlerle ilgili hikayelerle dolu. Yeni bir kült bile ortaya çıktı - vampirizm.
Kendini vampir sanan insanlar
Vampirlerin varlığını inkar etmenin bir anlamı yok. Ancak bu kelime ile kimin kastedildiğini belirlemek gerekir.
Kendilerine sagvinar diyen insanlar var. Normal bir varoluş için onlara canlılık veren ve onları güçlü kılan kana ihtiyaçları olduğunu iddia ederler. Ergenlik çağındaki sanguinarlar vücutta kan eksikliği hissetmeye başlar ve onu yiyeceklerde kullanarak yenilemeye çalışırlar. Esas olarak, örneğin mezbahalarda elde ettikleri hayvan kanıyla beslenirler. Bazı sanguinarianlar da insan kanını bağışçılardan alarak kullanırlar. Ancak, bu tür insanlar herhangi bir doğaüstü yeteneklere sahip değildir.
Vampirlerin varlığının bilimsel versiyonu
Son zamanlarda tıp çevrelerinde bir kan hastalığı sonucu vampir efsanelerinin gerçek olduğu öne sürülmüştür. Bu nadir hastalığa porfiri denir. Bu hastalık ile hemoglobinin üremesi bozulur ve bazı bileşenleri toksik hale gelir. Salınan toksik maddeler yavaş yavaş insan deri altı dokusunu aşındırmaya başlar. Sonuç olarak, hastanın dişleri kırmızımsı kahverengi bir renk alır ve cilt soluklaşır. Hasta ayrıca geceleri artan aktiviteye ve ışık korkusuna sahiptir.
Ek olarak, porfirili hastalar, bileşenleri deri altı dokusuna verilen zararı artıran sarımsak yiyemezler. Ayrıca, akrabalar arasındaki evliliklerin çok popüler olduğu büyük Kont Drakula'nın anavatanı olan Transilvanya sakinlerinin porfiriye karşı oldukça duyarlı olduklarına inanılmaktadır. Ancak porfiri hastaları ile vampirler arasındaki birçok benzerliğe rağmen, bu tür hastaların kana ihtiyacı yoktur.
Bilim adamları, tarihçiler ve doktorlar vampirizm olgusunu açıklamaya çalışıyorlar, ancak bunlarla ilgili efsaneler karanlıkla örtülmeye devam ediyor. Modern dünyada, bu yaratıkların varlığını inkar etmek gelenekseldir, ancak aynı zamanda olağanüstü yeteneklere sahip insanların varlığına dair daha fazla kanıt vardır. Yüzyıllar boyunca tüm ulusların zihinlerini heyecanlandıran vampirlerin varlığı olasılığını neden varsaymıyorsunuz?