Sosyalleşme, genel olarak, bir kişinin belirli davranışsal kalıpları, tutumları, çeşitli sosyal normları ve değerleri kabul ettiği ve ayrıca toplumda başarılı bir şekilde çalışmasına katkıda bulunan bilgi ve becerileri öğrendiği bir süreç olarak anlaşılmaktadır.
Sosyal bir fenomen olarak sosyalleşme
Sosyalleşme, bir kişinin grubunun normlarını kabul ettiği, kendi “Ben” ini inşa ederek, bir kişinin bir kişi olarak benzersizliğini, davranış kalıplarını, sosyal normları ve katkıda bulunan değerleri benimseyerek oluşturduğu bir süreçtir. toplumda başarılı bir işleyiş için. Sosyalleşme, bireyin sosyal bir nitelik kazandığı ve sosyal hayata katılabileceği kültürle tanışma, eğitim ve yetiştirme gibi süreçleri içerir. Bir bireyin sosyalleşme sürecinde yakın bir çevre söz konusudur - aile, arkadaşlar, medya vb.
Yabancı psikolojide sosyal bir fenomen olarak sosyalleşme
R. Harold'ın teorisinde yetişkinlerin sosyalleşmesi, çocukların sosyalleşmesinden bağımsız olarak düşünülmüş ve çocukların tutumlarını, özellikle de mitlerin reddini ortadan kaldıran bir süreç olarak anlaşılmıştır. Sosyogenetik yaklaşım açısından sosyalleşme, toplumun yapısına ve yakın çevreye bağlı olarak kişilik gelişiminin bir özelliği olarak anlaşılmıştır. Bu teoriye göre, birey biyolojik bir varlık olarak doğar ve insan olarak sadece toplumun ve sosyal yaşam koşullarının etkisi altında oluşur. Sosyogenetik yaklaşıma yakın bir sonraki teori, öğrenme teorisidir. Sonuç olarak, belirli bilgi, beceri ve yetenekleri öğrenerek ve bunlara hakim olarak desteklenen bir bireyin yaşamını değerlendirir.
Buna karşılık, roller teorisi, bir bireyin kendisi için rol adı verilen zaten var olan bir davranış modelini seçmesi gerektiğini ileri sürer. Roller toplumdaki konuma göre belirlenir. Bireyin davranışının özelliklerini ve başkalarıyla olan ilişkisini yansıtırlar.
Rus psikolojisinde sosyal bir fenomen olarak sosyalleşme
Rus psikolojisi çerçevesinde, bireyin sosyal yaşamını doğrudan etkileyen bir takım faktörler göz önünde bulundurulur. Sosyalleşmeyi etkileyen birçok faktör vardır. Bunlara devlet, kültür, toplum (makro faktörler), aile, eğitim kurumları, kilise (mikro faktörler), etnik ve dini aidiyet, coğrafi konum, kitle iletişim araçları (mezofaktörler) dahildir. Ayrıca, yerli psikologlar sosyal gelişime büyük önem verdiler. Bu süreci, bireyin sosyal normları ve davranışsal tutumları, davranış kurallarını, başkalarıyla iletişimini ve etkileşimini özümsemesi olarak gördüler.