Söylentiler bir kitle davranışı olgusu ve özel bir psikolojik olgudur. Kitlelerin psikolojisinde önemli bir rol oynarlar ve yasalarının bilgisi kitle süreçlerini kontrol etmenizi sağlar.
Tarihsel olarak, kitle davranışının ortaya çıkması, özellikle söylentiler ve dedikodular olmak üzere gayri resmi bilgi kanallarının işleyişi ile ilişkilendirilmiştir. Söylentiler her zaman vardı. Yok edilemezler ve yasaklanamazlar. Bu nedenle birçok çalışma, söylentilerin oluşum ve yayılmasının özelliklerini incelemeye yöneliktir. Sonuçta, bu kitle bilincini kontrol etmenizi sağlar.
Söylentiler her zaman yanlış bilgidir. Dolaşım sürecinde, herhangi bir, hatta doğru bilgi, bir dizi dönüşüme uğrar. Bunlar yumuşatma, bileme ve uyarlamayı içerir. Düzleştirme mekanizması, dolaşım sürecinde grupla ilgisi olmayan detayların ortadan kalktığını ve arsanın kısaldığını ima eder. Öte yandan, arsa yeni ayrıntılarla zenginleştirilmiştir ve bireysel bileşenleri yoktur. Son olarak bilgi, grubun klişelerine ve tutumlarına uyum sağlar ve bu da psikolojik içeriği eninde sonunda değiştirir.
Söylentiler, spontane olabileceği gibi, kasıtlı olarak da dışarıdan oluşturulabilir. Söylentilerin oluşumu için önemli bir koşul, izleyiciyle alaka düzeyi, eldeki soruna ilginin varlığı ve bu konuyla ilgili bilgi eksikliğidir. Dolayısıyla, Latin Amerika'da olası bir süt kıtlığı hakkında bilgi, Rus söylentileri kategorisine giremez. Böyle bir söylenti toplumun ilgisini çekmeyecek ve neredeyse hiç kimse onu iletmeyecek. Aynı zamanda, toplumun çıkarlarını karşılayan bilim kurgu eşiğindeki en inanılmaz bilgiler de söylentilere dönüşebilir.
Söylentilerin ortaya çıkmasına bir diğer önemli katkı da bilgi ihtiyacının karşılanmamasıdır. Hükümet, halk arasında paniği önlemek için kasıtlı olarak bilgileri bastırabilir. Aslında bu, söylentilerin yayılması için verimli bir zemin haline gelebilir ve sadece paniği artırabilir. Söylentiler genellikle yalnızca bilgi eksikliğinden değil, aynı zamanda yayılma kaynağına duyulan güvensizlikten de kaynaklanır. Örneğin, resmi medyaya veya siyasi liderlere.
Allport-Postman formülüne göre, işitme, bir konuya olan ilginin bilgi eksikliği ile çarpılmasıdır. Bileşenlerden biri sıfıra eşit olduğunda söylentinin kitlesel dağılım kazanmayacağı ortaya çıkıyor.
Söylentiler halkın ihtiyaçlarını karşılamak için ortaya çıkar ve yayılır. Söylentilerin önemli bir psikolojik işlevi, duygusal salıvermedir. Bu nedenle, söylentiler en sık psikolojik stres koşullarında ortaya çıkar. Öte yandan, söylentileri yaymak, duygusal tatmin ihtiyacını karşılamaya yardımcı olabilir. Söylentilerin oluşumu için olumlu bir faktör, insanların hayatta olağandışı bir şey deneyimleme, bir tür sansasyon görme arzusudur.
Ayrıca, söylentilerin yayılması, gösterge niteliğindeki yakınlıklarından ve bilgi münhasırlığından etkilenir. Birçok insan, başkalarının gözünde prestijlerini ve sosyal statülerini artırma arzusuyla söylentileri yaymaya itilir.