Psikoloji, 19. yüzyılın ortalarında bağımsız bir bilim olarak ortaya çıktı. Zihinsel süreçler ve fenomenler doktrini, yalnızca insan beyninin yapısı hakkında bilginin ortaya çıkmasıyla aktif olarak gelişmeye başladı. Deneysel bir bilim haline gelen psikoloji, hem beşeri bilimlerin hem de doğa bilimlerinin başarılarını özümsemiştir. Bu nedenle bu disiplinin diğer bilgi dallarıyla bağlantıları çok güçlü ve çok yönlü olmuştur.
Modern bilimler sisteminde psikolojinin yeri
Psikoloji alanına giren problemler çok karmaşık ve çeşitlidir. Bu, bu bilimin bilimsel bilgi sistemindeki yerini doğru bir şekilde belirlemeyi zorlaştırır. Yıllar boyunca, psikologlar arasında psikolojinin insani bir disiplin mi yoksa doğal bir disiplin olarak mı düşünülmesi gerektiği konusunda hararetli tartışmalar oldu.
Bu sorunun tek bir doğru cevabı olamaz, çünkü psikolojinin dallarının bir kısmı beşeri bilimlerle, diğer kısmı ise doğa bilimleriyle yakından ilgilidir.
Yetkili Sovyet bilim adamı B. M. Bilim metodolojisi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Kedrov, psikolojiyi tepeleri felsefi, doğal ve sosyal disiplinler olan bir üçgenin ortasına yerleştirerek bilimsel bilginin sözde doğrusal olmayan sınıflandırmasını önerdi. Modern bilimler sistemindeki psikolojinin yeri hakkındaki bu görüş, disiplinler arası bilimsel bağları yeterince yansıttığı için en kabul edilebilir görünüyor.
Psikoloji ve diğer bilimler arasındaki bağlantılar
Fizik, dilbilim, mantık ve matematik ile geniş bağlantılar olmadan psikolojinin gelişimini hayal etmek imkansızdır. Bireylerin ve grupların etkileşiminde ortaya çıkan olgular, sosyal psikolojiyi sosyoloji ve siyaset bilimlerine yaklaştırmaktadır. Büyüme sürecinde bir kişinin bireysel ruhunun gelişimi, fizyoloji ve tıp dikkate alınmadan anlaşılamaz.
Psikolojinin felsefi bilgiyle güçlü tarihsel bağları vardır, çünkü bir zamanlar tam olarak felsefeden ayrı bir bilim olarak öne çıkmıştır. Teorik psikologların çözdüğü felsefi problemler arasında, araştırma faaliyeti metodolojisinin sorunları, psikolojik bilim konusunun tanımlanması ve açıklığa kavuşturulması sayılabilir.
Psikoloji ve felsefe, insan bilincinin ortaya çıkışı ve düşünme ilkelerinin incelenmesi konusuna bir itirazla ilişkilidir.
Psikoloji bilimi de biyoloji olmadan hayal etmek zor. Bunun nedeni, zihinsel süreçlerin ve durumların biyolojik bir temele sahip olmasıdır. Merkezi sinir sisteminin morfolojisi ve daha yüksek sinir aktivitesinin fizyolojisi alanında biriken bilgi, zihinsel süreçlerin incelenmesinde özellikle önemlidir.
Psikoloji ve sosyoloji çok yakından iç içedir ve kesişir. Psikologlar, zihinsel fenomenlerin ve insan davranışının sosyal olarak koşullu olduğunu bilirler. Burada çalışmanın konusu birey, insan grupları ve aralarındaki ilişkidir. Sosyolojik ve psikolojik araştırmaların bir kompleks içinde yürütüldüğü sıklıkla olur.
Karşılıklı etki, ilgi alanlarının kesişimi ve ilgili bilimlerin araştırma konuları bir bütün olarak tüm bilimsel alanın karakteristiğidir. Psikoloji ve diğer bilimler arasındaki disiplinler arası bağların genişliği, her bir bilim dalını karşılıklı olarak zenginleştirir ve araştırmacılara zihinsel ve sosyo-psikolojik fenomenlerin özüne daha derinlemesine nüfuz etme fırsatı sunar.